Ana içeriğe atla

DONANİÇ SAVAŞI


Domaniç Savaşı


Domaniç Savaşı, Osman Beyin kazandığı ilk büyük meydan savaşıdır ve İnegöl-Karacahisar Tekfurlarını mağlup ederek beyliğinin güçlenmesine vesile olmuştur
İnegöl Tekfuru Aya Nikola, Kulacahisarın kaybedilmesi üzerine geçmişten beri Kayılarla iyi geçinen Karacahisar Tekfuru ile ittifak kurarak Osman Beyi topraklarından atmak için bir araya geldiler. Osman Bey artık küçük bir aşiretin beyi değildi. Karacahisar Tekfuru ise eski dostları ve iyi komşuları olmaktan çıkmıştı. Tarih, hayatı boyunca savaş görmemiş Osman Beyin yalnızca bir yılda ve sayıları yüzlerle ifade edilebilecek küçük bir orduyla art arda elde ettiği büyük başarıları kaydetmeye başladı. 

Kulacahisar kalesinin kaybedilmesinden 2 yıl sonra İnegöl Tekfuru ve Karacahisar Tekfuru ordularını birleştirdiler ve ordunun başına Karacahisar Tekfuru’nun kardeşi Kalanoz’u komutan tayin ederek Osman Beyin üzerine taarruza gönderdiler. Osman Bey üzerine gelen ordunun haberini alınca gazilerini topladı ve onların gelmelerini beklemeden yola düştü. Bu iki ordu Domaniç beldesinde bulunan İkizce mevkiinde karşılaştılar. 

Domaniç çok çetin ve uzun bir mücadeleye sahne oldu. Savaşın sonunda Osman Bey muazzam bir başarı elde ederek Bizanslıları bozguna uğrattı ve komutanları Kalanoz’u ele geçirdi. Osman Bey, kardeşi Saru Yatı’nın şehit olduğu haberini almıştı. Kalanoz’un ele geçirildiğini haber alınca hiddetlenerek şu emri verdi; “Önce karnını yarın, sonra eşip it gibi gömün”. Kalanoz’un gömüldüğü yer bu tarihten sonra “İtşeni” olarak anılmıştır. Şehit olan Saru Yatı ise Söğüt’e götürülerek babası Ertuğrul Gazi’nin yanına defnedildi. 

İkizce’deki mücadele savaşın sonu anlamına gelmiyordu. Kendisine vergi veren ve itaat eden Karacahisar Tekfurunun Osman Bey’e karşı taarruz ettiği haberini alan Selçuklu Hükümdarı 2. Mesud, Ordusunu toplayıp Karacahisar’a sefere çıktı. Sultanın sefere çıktığını öğrenen Osman Bey’de hazırlıklarını tamamlayıp savaşa katıldı ve Karacahisar Tekfurunun kalesi kuşatıldı. Kuşatma 2 gün boyunca devam etti. Ancak savaş neticelenmeden Ereğli’ye saldırıldığı haberini alan 2. Mesud, Ereğlinin ateşe verildiğini ve halka zulüm edildiğini öğrenince Ereğli’ye doğru yola çıkmak zorunda kaldı. Karacahisarın kuşatması için getirdiği silahları Osman Bey’e teslim ederek geri döndü. Osman Bey, birkaç gün daha süren çetin mücadelenin sonunda Karacahisar kalesini zaptetmeyi başardı. Bu kez Kulacahisar kalesinde yaptığı gibi Bizanslı köylüleri muhafaza etmedi. Önce askerlerini ganimete boğdu, ardından köy evlerini gazilere ve tebaasına verdi. Karacahisar artık bir İslam kenti haline geldi. Bu savaş hem gaza, hem fütuhat hem fetih olmuş, Osman Bey’in itibarını fevkalade yükseltmiş ve Osman Beyin devletli olma yolunda büyük bir aşama kaydetmesini sağlamıştır. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABA TAŞ DEVRİ

Kabataş devrinin diğer adı “Paleolitik”tir.   İnsanoğlu ilk kez yeryüzünde kabataş devrinde görülmüştür.   Bu döneme aynı zamanda “Buzul çağı” adı da verilmiştir ve tarihi dönemlerde en uzun yaşanan dönem bu dönemdir.   Kabataş devri insanlık tarihinden başlayarak Milattan önce 12.000 yıllarına kadar devam eden bir dönem olma özelliğini taşımaktadır.   Kabataş ya da paleolitik çağda insanlar doğada yaşıyorlardı. Beslenme ihtiyaçlarını doğada bulunan yabani hayvanları avlayarak gideriyorlardı yani o dönemde yaşayan insanlar avcılık ve toplayıcılık ile uğraşıyorlardı. Aynı zamanda doğada buldukları yenebilecek besin maddeleri topluyorlardı.   Kabataş devrinde insanlar çakmak taşı ve hayvan kemikleri gibi nesneleri kullanmışlardır ve ağaçlar sayesinde besinleri pişirerek tüketmeyi öğrenmişlerdir. Bu konudaki bilgilere ise o dönemde yaşayan insanların mağara duvarlarına çizdiği resimler sayesinde ulaşılmıştır.   Kısacası bu dönem ins...

PALEOLİTİK (ESKİ TAŞ) ÇAĞ: MÖ 600.000, 10.000: AVCILIK VE TOPLAYICILIK DÖNEMİ.

Günümüzden on dört bin yıl öncesine kadar dayanan en uzun dönemdir.  “Eski Taş Çağı”  “Avcılık Toplayıcılık Dönemi” olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde insanlar küçük gruplar halinde yaşamakta av ve bitki – yemiş toplayıcılığına dayalı bir beslenme düzeninde ve mevsim şartlarına göre yer değiştiren göçebe bir yaşam biçimindedir. Kaya altları, Mağralar, çalı çırpı ve deriden yaptıkları barınaklarda ve kovuklarda barınmaktadırlar. Barınaklar geçicidir.  Avlamak veya hayvanlardan korunmak ve gündelik işlerde kullanmak amacıyla basit aletler kullanmaktadır. Bunlar yontama taş aletlerdir. Bu taşlarla ok, ucu,, mızrak balta yapmışlardır. Bu devirde mağra duvarlarına çizilmiş basit resimlere de rastlanılmakta bu resimlerin haberleşme ihtiyacını karşıladığı sanılmaktadır. İstanbul Yarımburgaz, ( Küçükçekmece, gölü kuzey ucunda,  Ağaçlı kumluğunda, Antalya Beldibi, Karain,Belbaşı ve Öküzönü Mağralarında bu devre ait buluntular bulunmuştur.

DEVİRLERİN İSİMLERİ

1.   Taş Devri (Taş Çağı): MÖ 600000-5500 2.   Maden Devri (Maden Çağı): MÖ 5500- 1200 olmak üzere iki döneme ayrılmaktadır. Taş Devri; I.  Kabataş Devri (Eski Taş Çağı / Paleolitik Çağı): MÖ 600000-10000 II.  Yontmataş (Orta Taş Çağı / Mezolotik Çağı): MÖ 10000-8000 III.  Cilalıtaş Devri (Yeni Taş Çağı / Neolitik Çağı): MÖ 8000-5500 Maden Devri ise; I.  Bakır Devri (Bakır Çağı / Kalkolitik Çağı) II.  Tunç Devri (Tunç Çağı) III.  Demir Devri (Demir Çağı) olarak sınıflandırılmaktadır.